Küçücük toprak bir çanak
içindeydi sütlü tatlı. Çanak ortadan ikiye ayrılıyordu ve düşünmeden bir yarısını
bana verdi. Yemek isteği içinde değildim ancak o kadar samimi ve doğaldı ki her
şey, sanki canının yarısını sunmaktaydı bana… Almamazlık ve yememezlik
edemezdim. İşte tüm seyahatin özeti de buydu. Yedi kişiydik birbirini tanımayan
ve birbirinden o derece farklı, 12 gün boyunca birlikte yaşamaya mahkum. Bir an
gelir çıkılan yolculuklarda, sabık bir durum içine hapsolursunuz, başı ve sonu
olmayan… İşte o andan itibaren biraz da kiminle gittiğinizdir önemli olan,
nereye gittiğinizden ziyade. Destansı Pakistan yolculuğumuzu da, böyle bir
haleti ruhiye içinde tamamladık.
Uçak ülkenin en büyük kenti
olan Karachi’ye doğru inişe geçtiğinde vakit o kadar biçimsizdi ki, ne ışıl ışıl
şehir ışıkları görünüyordu, ne de kentin aslında Arap Denizi kıyısına kurulmuş
olduğunu algılayabiliyorduk. Pasaport kuyruğu olağan karışıklık ve kalabalık
durumlarını vaat etmekteydi bizlere. İlkin orada tanıştık kadınlı erkekli,
halkın büyük çoğunluğunun milli kıyafeti “şalvar – kameez” ile! Bol pantolon
üzerine giyilen uzun tunik, bu yarı tropik coğrafya için yapılabilecek en
isabetli seçimdi. Nitekim mart ayının ilk günleri olmasına rağmen sıcaktan
hayli bunaldık Karachi’de. Pasaport kuyruğunda ise Pencabi, Peştun, Afgan,
Muhacir vb. tüm etnisitesi ile “welcooome” demekteydi ülke bize! Tüm bu
kalabalık içinden yine çok eski ve geleneksel yöntemlerle kurtulduk. Şüphesiz
elinde evine götüreceği ekstra 10 dolarıyla pek de mutlu gülümsemişti bizi
yönlendiren memur!
Şehrin en iyi oteli Mövenpcick’e
doğru yola çıkıyoruz. Eski Sheraton Otel çok yakın zaman önce el değiştirerek
bayrağı yine ünlü bir zincir olan bu rakibine devretmiş. İçimiz ilkin otelin
girişinde cız ediyor. Bundan sonra konaklayacağımız her otelin girişinde aynı
manzara bizi bekleyecekti: kurulu barikatlar, kalaşnikoflarla nöbet bekleyen
güvenlik görevlileri, ağır turnike kapılar… Oysa ilerleyen günlerde hepimizin ortak
kanaati, Pakistan’ın turizm açısından kesinlikle hak ettiği yeri bulmamış
olduğu olacaktı. Bir an bu kadar az kişi olduğumuza şükrettik. Hava aydınlanmıştı
artık, birkaç saat dinlendikten sonra hemen ilk keşif gezimiz başlayacaktı…
Sanırım Karachi’yi ziyaret eden
her yabancıya gösterilen ilk yer, ülkenin kurucusu olan Muhammed Ali Cinnah’ın
kabri. Pakistanlıların bağımsızlık mücadelesi boyunca Türklerin egemenlik
savaşını kendilerine ne kadar örnek almış oldukları her noktada aşikar. Aslında
hayatımda ilk defa Türk kimliğimle yabancı bir ülkede bu kadar itibar
görüyorum. Dost ülke Pakistan hakikaten de klişelerin çok ötesinde dostane bir
tavırla ağırlıyor bizi. Kaid-i Azam (Büyük Önder) olarak adlandırdıkları Cinnah
da şüphesiz Mustafa Kemal Atatürk ile özdeşleştiriliyor. Gittiğimiz her yerde;
müze, otel, ofis, ören yeri vb. mutlaka kendisine ait bir resim görüyoruz.
Hatta 1960’larda tamamlanan mozoleyi gezerken, aynen Anıt Kabir’i ziyaret
edermiş gibi hissediyorum kendimi. Cinnah’ın mozolesinde de belli günlerde
devlet töreni düzenleniyor. Bunlar Cinnah’ın doğum ve ölüm tarihleri olan 25
Aralık ve 11 Eylül ile 23 Mart’ta kutladıkları Pakistan Günü ve 14 Ağustos
Bağımsızlık günü. Hatta bu son iki gün adeta ülkenin kısa tarihinde ciddi birer
dönüm noktaları. Henüz ortada Pakistan diye bir ülke yokken, Muhammed Ali
Cinnah önderliğinde 23 Mart 1940’ta Lahor’da “Müslüman Birliği Cemiyeti Kongresi”
toplanır ve Hindulardan tamamen ayrı ve bağımsız bir Pakistan Devleti
kurulmasını kararlaştırır. 14 Ağustos 1947’de ise İngilizler Hint Yarımadası’nın
kuzeyinden askerlerini tamamen çekince, Hindistan’ın Müslüman çoğunluğa sahip
bölgeleri, İngiliz Uluslar Topluluğu (Commonwealth) içinde ve dominyon
statüsünde Pakistan adıyla bağımsız bir devlet olur.
“Pakistan” nosyonunu ortaya ilk
atan, ülkenin en büyük şairi Muhammed (Allame) İkbal olur. Aslında kendisi için
de onların “Mehmet Akif”i yakıştırmasını yapsak hiç de yanlış olmaz. Öyle ki
Muhammed İkbal’in Türk Kurtuluş Savaşı sırasında gösterdiği tavır, belki de
savaşın gidişatını etkileyen unsurlardan biri olmuş. 1921 yılında, İstanbul
işgal altında, Osmanlı Sultanı işgal kuvvetlerinin kuklası durumundayken,
Yunanlılar neredeyse Ankara yakınlarına kadar ilerlemişlerdir. Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeleri başkentin daha doğuya nakledilmesini isterken, Mustafa
Kemal bütün İslam dünyasını ayağa kaldıran bir beyanname kaleme alıyor: “Bütün İslam
yüreklerinin bir kalp halinde çarpması için kendisini perişan eden Türk
Milletine muzahir olsun…”, “İslam’ın her tarafta düçar-ı hezimet olan
sancakları Anadolu’da toplanmıştır…” İşte bu beyanname büyük şair İkbal
tarafından Lahor’da daha sonra ziyaret edeceğimiz Badşahi Camii’nde Kurban
Bayramı namazı için toplanmış yaklaşık 250 bin kişiye okunuyor. Ve ekliyor
İkbal: “Dua edelim kardeşler, o bayrak o burçlardan kıyamete kadar düşmesin.
İslam’ın güneşi kararmasın. Allah Müslümanları Hristiyanlara karşı savunan
Büyük Lider Mustafa Kemal’e yardım etsin. İslam’ın son askerlerini muzaffer
kılsın.”
İşte Muhammed İkbal’in bu ünlü
konuşmasından sonra Hint Yarımadası Müslümanları, kardeşleri olarak gördükleri
Türklere milli mücadelede kullanılmak üzere yaklaşık 1.5 Milyon Sterlin
değerinde bir maddi yardım sağlarlar. Bu yardım sayesinde daha sonra İş Bankası
kurulur. Hint Yarımadası Müslümanlarının sağduyusunu mu övsem yoksa Mustafa
Kemal’in her durum için ayrı bir strateji uygulayan eşsiz dehasına mı şapka
çıkarsam bilemeden yine koyulduk Karachi sokaklarına! Bir sonraki durağımız
Cinnah’ın bir dönem kız kardeşi Fatima ile birlikte oturdukları Flagstaff House.
Şehirde çokça gördüğümüz, 19.yy İngiliz mimari tarzını Mughal etkilerle harmanlayan,
yapımında yine yöreye özgü kumtaşı ve kirçtaşının kullanıldığı sevimli bir
ev.
Fatima Cinnah abisinin olduğu her yerde… “Milletin Anası” olarak anılıyor. Abi –
kardeş aldıkları İngiliz eğitimini zarif bir şekilde yansıtarak, son derece
batılı bir görünüm sergiliyorlar. Bu görüntüyle, 12 gün boyunca gezeceğim
ülkenin halkının oluşturduğu tezat her geçen gün artarak beni çıkmaz
düşüncelere sürüklemeye devam edecekti…
…DEVAM EDECEK…
BENGİ IŞIL GÖKTÜRK
Devami nerede?
YanıtlaSilsss
YanıtlaSilGreat. Interesting Topic. You can Check this Packers and Movers Cochin to Bangalore Website Contact us any kind of Relocation
YanıtlaSilBorgata Hotel Casino & Spa, Atlantic City | DrmCD
YanıtlaSilWelcome to Borgata Hotel Casino & 창원 출장마사지 Spa. A 고양 출장마사지 world-class casino, nightlife, dining 의왕 출장마사지 and 상주 출장안마 gaming resort located 평택 출장안마 in Atlantic City, NJ.