Üzgünüm… Bir garibim… Şaşkınım… Sanki
hepimizin başına geleceğini bilmezmiş gibi… Belki de ünlü ressam Salvador Dali,
dediğinde haklıydı; “bizim gibi sıradan insanlar istedikleri zaman
ölebilirlerdi, ancak onun gibi büyük sanatçılar sonsuza dek yaşamalılardı!”
Büyük bir sanatçıyı yitirdiğimiz zaman hep aynı şeyi hissediyorum: Bu ahir
hayatta artık daha da yalnızız...
Çünkü yerlerine gelen “büyük”lerin sayısı çok
az… Çünkü ülkemizde “sanatçı” olmak çok kolay ve çok ucuz! İki “sığ” şarkı
söyledin mi sanatçısın, üç kare fotoğraf çektin mi “sanatçısın”, herkes sanatçı…!
Bu kadar kolay mı gerçekten? Kendine bu kadar “kolay” sanatçı sıfatını
yakıştıranların cüretine sadece şaşkınlıkla bakakalıyorum!
Oysa gerçek sanatçıları tanıma fırsatı bulmuş
şanslı bir kulum ben! İlk aşkım “tiyatro” her zaman hayatımın vazgeçilmez bir
tutkusu olmuştur… Özellikle Haldun Taner Sahnesi ve Kadıköy Halk Eğitim
Merkezi, lise ve hatta ortaokul yıllarımızın kutsal mekanları idi, ne güzel
oyunlar izledik oralarda! Genco Erkal, Gülriz Sururi, Yıldız Kenter, Müşfik
Kenter, Haldun Dormen, Nevra Serezli, Deniz Türkali gibi “DEV” oyuncularla ilk bu sahnelerde
tanıştım, daha sonra yaşım ilerleyip kendi başıma daha çok “karşı” tarafa geçer
hale gelince, özel tiyatrolarda da defalarca keyifle izledim Türk Tiyatrosunun
dev oyuncularını…!
Ama hayranlıkla izlediğim ve kalbimde ayrı
yeri olan bir ikili vardı her zaman; Tilbe Saran ve Cüneyt Türel… Bugün 1 Mayıs
2012 ve biz bugün Cüneyt Türel’i kaybettik… Bugün biz artık biraz daha
yalnızız! Üzüntümü kelimelerle anlatamam, mümkün değil!
Onları Şehir Tiyatrolarında çalışırlarken
tanıdım; tam 20 yıl önce, 1992’de Moliere’in “Tartuffe” adlı oyunu
sahnelenirken! Ne kadroydu ama o! Kimler yoktu ki! Şimdi hiçbiri kalmadı ne
yazık ki…! Çünkü nasıl bugün ardı ardına istifalar geliyorsa değerli
BELEDİYELERLE kronik olan sürtüşmelerden dolayı; 90’lı yılların ortasında da aynı
nedenlerden ötürü SANATÇILAR istifa ediyorlardı…! Nasıl edilmesin ki? Ghepetto
Usta’nın bile adını değiştirip “Hacı Baba” yapmaya çalışan bir 21.yy TERS
zihniyeti karşısında? Sahnelenecek yabancı oyunların sayısını iyice asgariye
indiren, Şehir Tiyatrolarını saçma sapan oyunlarla dolduran yönetmelik
değişikliği, SANATIN özüne taban tabana zıt düşmekteydi!
Otuz yılını vermişti Cüneyt Türel, bugün
artık tamamen elden gitmesine ramak kalmış olan Şehir Tiyatrolarına… Sonrasında
Tilbe Saran ve Işıl Kasapoğlu ile birlikte Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosunu
kurdular. Burada bu muhteşem ikilinin oynadığı ünlü klasik “Abelard ve Heloise”
asla unutamadığım performanslarındandır… Öyle ki, yıllar sonra bu klasikte adı
geçen Abelard ve Heloise’ın Paris’teki Pere Lachaise’de mezarlarını ziyaret
edecektim!
Türkiye’nin en iyi seslerinden biriydi Cüneyt
Türel… Şu an “geçmiş zaman” eki kullanırken bile bir garip oluyorum! Acaba bu
çapta büyük bir oyuncu dünyanın gelişmiş bir ülkesinde yaşıyor olsa sadece
geçim derdinden, “reklam” seslendiriyor olur muydu? Muhtemelen olmazdı… İşte bu
da aslında üzerine çokça düşünülmesi gereken bir konu!
Fernando Krapp Bana Mektup Yazmış, Sevilmek,
Kumarbazın Seçimi… Hepsinde mükemmel Türkçesi, zarif kişiliği, dev oyunculuğu
ile büyüledi bizi büyük usta… Bu yıl Tiyatro festivalinde yine Tilbe Saran ile
beraber sahneleyecekleri “Elin Elimde” adlı oyuna gitmeyi arzu etmiştim; birkaç
saat önceye kadar… Birkaç saat önce planlarım değişti… Birkaç saat önce bu dev
oyuncuyu sahnede son bir defa görmek ve son yolculuğuna uğurlamak üzere 3 Mayıs
2012 tarihinde, saat 11.00’de Muhsin Ertuğrul Sahnesine gitmeye karar verdim…
Ve o gün kendisine 1994’te sahnede tam 4 defa
izlediğim ve asla unutamadığım “Vanya Dayı”nın son repliklerini fısıldayacağım;
'Biz
yaşayacağız Vanya Dayı... Biz daha ne uzun günler, geceler geçireceğiz;
alnımıza yazılan çileyi sabırla çekeceğiz. Elimiz ağzımız tuttuğu sürece dur
durak bilmeden başkaları için çalışıp didineceğiz. Ecel geldiği zaman da usulca
öleceğiz. Çok acı çekip gözyaşı döktüğümüzü, çok içimizin yandığını
söylediğimizde Tanrı bize acıyacak. Ve seninle ben, sevgili dayıcığım, aydınlık
ve güzel bir hayat yaşayacağız. İşte o zaman mutlu olacağız, şimdiki
mutsuzluğumuzu hatırlarken gülümseyeceğiz ve huzura ereceğiz.'
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder