11 Aralık 2011 Pazar

BİR ZAMANLAR “CAPUT MUNDI” İDİ…: ROMA

Bir zamanlar Caput Mundi (Dünyanın Başkenti) idi; tüm yasalar, güzel sanatlar ve fen bilimleri, buradan imparatorluğun en ücra köşelerine kadar yayılırdı. Kuruluşu bir efsaneye dayanmıştı, yıkılışı ise bir kehanete… Tiber nehrinin doğu yakasında bulunan yedi tepe üzerinde kurulmuştu ve yıkılışından sonra sakinleri de her zaman Capitolino tepesi merkezli o kudretli imparatorluğu özlemişlerdi… Yerine kurulan “imparatorluk” ise mirasını devraldığı bu büyük medeniyeti çaktırmadan kopya edecekti. Barbar akınları sonrasında eski kudretli günlerin hayali artık nehrin “batı” yakasında kurulacaktı ve gerçeğe dönüştürülüp günümüze kadar getirilecekti…
Bir zamanlar sınırları Britanya’dan Fırat Nehri kıyılarına kadar uzanan imparatorluğun merkezi, onu görmeye gelen herkesi bir şekilde etkiler. Üst üste dizilmiş bir katmanlar bilmecesidir ölümsüz şehir… Eski bir Anglo Saxon deyiminin dediği gibi; “Colosseo ayakta durdukça Roma da ayakta duracaktır, zaten eğer Roma yıkılmışsa, tüm dünya yıkılacaktır…”; zamana meydan okumaktadır!
Onlarca defa gittim Roma’ya, her seferinde yeni şeyler öğrendim… Önceleri şehri anlamaya çalışırken, artık bu çabanın yersizliğinin kesinlikle bilincindeyim. Bu yazıyı okuyan her kişiye de bunu yapmamalarını tüm iyi niyetimle tavsiye ederim… Bırakın da hiç beklemediğiniz bir anda şehir size sırlarını sunsun…
NOT: Aşağıdaki video, 3-10 Aralık 2011 tarihinde şehre yaptığım kişisel bir gezi sonrası çektiğim fotoğraflardan hazırlanmıştır… Videodaki 3 siyah-beyaz fotoğraf malum olduğu üzere Roma Tatili ve Tatlı Hayat filmlerinden karelerdir ve internetten bulunmuştur. Bu videoyu hazırlarken ben çok keyif aldım, aynı keyfi sizin de almanız dileğiyle paylaşıyorum…! (S.P.Q.R.)
BENGİ IŞIL GÖKTÜRK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder